admin 22.04.2025 - 13:27
3 okunmaBir varmış bir yokmuş, uykunun bile bazen uğramadığı, sessiz ve serin bir ormanın en yüksek ağacında bir baykuş yaşarmış. Bu baykuşun adı Gafu’ymuş ve diğerlerinden farklı olarak, o hiçbir zaman uyumazmış. Geceleri uyanık kalmak baykuşlar için olağanmış ama Gafu bir dakika bile gözlerini kapatmaz, sabahları bile uykuyu reddedermiş. Uyumayan Baykuş, ormandaki herkesin merak ettiği, biraz da çekindiği bir masal kahramanına dönüşmüş.
Table of Contents
ToggleGafu’nun neden uyumadığına dair türlü söylentiler dolaşırmış ormanda. Kimileri onun gökyüzünden düşen bir yıldızla konuştuğunu, kimileri de rüyasında kötü bir şey gördüğünü anlatırmış. Ama gerçeği yalnızca Gafu bilirmiş. O da kimseyle paylaşmazmış.
Bir gün, minik sincabın biri Gafu’nun dalına tırmanıp cesurca sormuş: “Hiç uykun gelmiyor mu? Gözlerini biraz kapatsan bile?” Gafu başını iki yana sallamış. “Gözlerimi kapatırsam, o anı tekrar görürüm,” demiş fısıltıyla. “Rüyamda orman kaybolmuştu. Gözlerimi açtığımda hâlâ oradaydı, ama bir daha risk almak istemem.”
Bu cevap, sincabın yüreğine hüzün serpmiş ama aynı zamanda büyük bir merakı da uyandırmış.
Geceyle Konuşan Baykuş
Gafu her gece ormanın üstünden uçar, ay ışığının peşinden gider, yıldızları sayar, derelerin sesiyle melodiler üretirmiş. Uykunun taşıdığı huzura karşılık, Gafu’nun geceyle kurduğu bağ başka türden bir huzurmuş. O, karanlığın sırlarını dinler, sessizlikte saklı sesleri çözermiş.
Fakat gün doğmaya başladığında, ormandaki diğer canlılar uyanırken Gafu hâlâ uyanık kalırmış. Uykusuzluk artık yavaş yavaş kanatlarına ağırlık vermeye başlamış. Gözlerinin altı morarır, gagası daha az güler olmuş.
Ormanın yaşlı kaplumbağası bu durumu fark etmiş ve Gafu’ya yaklaşarak demiş ki: “Uykusuz kalan zihin, en sonunda hayalini yitirir. Sen rüyadan korkarken, düş kurma gücünü de yitiriyorsun.”
Bir gece Gafu, kendisini gökyüzünde dönerken bulmuş. Bu sefer uçmak farklıymış, rüzgârın sesi ona bir şey fısıldıyormuş: “Rüyalar sadece korku taşımaz. İçlerinde umut da vardır.” Gafu bu sesin geldiği yöne bakınca, bulutların arasında salınan bir tohum görmüş. Bu tohum altın rengindeymiş ve üzerinde incecik yazılar varmış.
Tohumu gagasına alıp yuvasına dönmüş. Sabaha kadar tohumu incelemiş ama ne olduğunu anlayamamış. O an Gafu’nun içine bir his doğmuş: “Bu bir rüya tohumu olmalı… belki de yeniden uyumamı sağlar.”
Fakat tohumu ektiğinde, yalnızca uyursa çiçek açacağını anlamış. Bu onun için büyük bir sınavmış. Korkusuna rağmen ilk kez gözlerini yavaşça kapamış.
Uyumayan Baykuş Masalı
Gafu’nun gözlerini kapatmasıyla birlikte kendini bir rüyanın içinde bulmuş. Bu rüyada orman yokmuş; ağaçlar silik, hayvanlar sessiz, gökyüzü boşmuş. Yalnızlıkla dolu bu dünyada Gafu’nun adımlarını yankılayan hiçbir ses yokmuş. Ama tam o anda uzaklardan küçük bir çiçek belirivermiş. Gafu ona yaklaşmış. Çiçeğin içinden kendi sesi duyulmuş: “Burası senin korkunun şekli… ama aynı zamanda senin dönüştürme gücün.”
Gafu çiçeğe “Ben seni büyütmeye geldim,” demiş ve çiçek birden kelebeklere dönüşmüş. Kelebekler rüya ormanını renklendirmiş, ağaçlar tekrar yükselmiş, sessizlik yerini melodiye bırakmış.
Gafu uyanınca güneş doğuyormuş. Gökyüzü parlakmış ama en önemlisi, yuvanın yanındaki tohum filiz vermiş. Küçücük bir tomurcuk, sarı ışıkla dans ediyormuş. Gafu’nun gözleri dolmuş ama bu kez korkudan değil, mutluluktan.
O günden sonra Gafu yine geceleri uyanık kalmış ama sabahları kısa da olsa gözlerini dinlendirmeye başlamış. Çünkü artık biliyormuş ki, rüyalar sadece bir şeyleri kaybetmek değil, bazen içimizdeki eksikleri tamamlamak için gelirmiş.
Her uyuduğunda, küçük bir çiçek daha açılırmış yuvasının çevresinde. Ormandaki diğer hayvanlar Gafu’nun bahçesini görmeye gelir, “Uyumayan baykuş bile rüya görüyorsa, biz neden korkalım?” dermiş.
Gafu artık rüyalardan kaçmıyor, onlarla dostluk kuruyormuş. Her gece yıldızlara bakarken içinden geçirdiği tek dilek, tüm ormanın rüyalarının çiçek gibi açmasıymış. Çünkü biliyormuş ki, uykunun kanatları altında yalnızca sessizlik değil, umut da taşınırmış.
Gafu’nun masalı, uykudan korkan her çocuğa fısıldanırmış. Eğer bir gece gözlerini kapatırken kalbinde bir ürperti hissederlerse, gökyüzüne bakmaları yeterliymiş. Orada, sessizce kanat çırpan bir baykuş, onlara cesaret gönderirmiş.
Benzer İçerikler
Yorum Yapabilirsiniz
Daha Önce Yapılan Yorumlar
Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır
...