admin 20.04.2025 - 06:09
25 okunmaUyku Masalları Oku Gece çökerken gökyüzü lacivertten mora, sonra derin bir gece mavisine büründüğünde, şehirdeki pencerelerin çoğu birer birer kapanırdı. Ancak küçük bir evin, kuzey yamacındaki odasında hâlâ ışık yanıyordu. Bu oda, küçük bir kız çocuğuna, Lina’ya aitti. Lina uyumakta zorlanırdı. Gözlerini kapadığında, zihni hâlâ koşar, hayallerin peşinde koştururdu. Annesi, her gece onun başucuna oturur ve yumuşacık bir sesle şöyle derdi:
Table of Contents
Toggle“Uykunun kapısını aralamak için bir masala ihtiyacımız var.”
Ve o gece de, yeni bir uyku masalı anlatılacaktı: Yıldız Tozlu Uçurtma’nın Peşinde.
Masal, gökyüzünün gölgesinde gizlenmiş bir Uyku Bahçesi’nde başlıyordu. Bu bahçe, yalnızca uykusunu bulamayan çocuklara açılırdı. İçeri girebilmek için bir dilek tutulur, gözler kapatılır ve üç kez derin nefes alınırdı. Lina da o gece uyuyamayanlar arasındaydı. Yatağında gözlerini kapattı, burnundan yavaşça nefes aldı ve dileğini fısıldadı: “Rüya gibi bir gece istiyorum.”
O anda, odasının duvarları silinmeye başladı. Tavanı yavaşça gökyüzüne dönüştü, yıldızlar ışıldadı ve bir anda kendini Uyku Bahçesi’nin yumuşak çimlerinin üzerinde buldu. Gökten süzülen yıldız tozları onun etrafında dans ediyor, hafifçe yanağını gıdıklıyordu.
#image_title
Lina’nın karşısına uzun, beyaz saçlı, gülümsemesi ay ışığı gibi olan bir çocuk çıktı. Adı Lior’du. Gökyüzü Çocuğu olarak bilinir, Uyku Bahçesi’nde yeni gelen çocuklara rehberlik ederdi.
“Senin bir uçurtman var mı?” diye sordu Lior.
Lina başını iki yana salladı. “Hayır, ama çok isterdim.”
Lior avucunu açtı. İçinden bir avuç yıldız tozu savurdu. Parlayan tozlar gökyüzüne süzüldü, orada şekil değiştirerek muhteşem bir uçurtmaya dönüştü. Gümüş ipleri olan, yumuşak kanatlı, uçar gibi süzülen bu uçurtma yalnızca hayal gücüyle kontrol edilirdi.
“Bu, Rüya Uçurtması,” dedi Lior. “Onunla gökyüzü rüyalarına çıkabiliriz.”
Lina, Rüya Uçurtması’nın ipine tutundu. Hafif bir rüzgâr esti ve ikisi birlikte havalandılar. Bahçe küçülmeye, yıldızlar büyümeye başladı. Uçurtma, onları yıldızların arasından geçirerek rüya diyarlara taşıdı.
İlk uğradıkları yer, Pamuk Bulutlar Vadisi oldu. Burada tüm sesler fısıltı kadar hafifti. Kuşlar bile melodilerini sadece rüya içinde duyulabilecek frekansta söylüyordu. Lina, pamuk bulutların üzerinde zıpladı, sonra gülümseyerek Lior’a sarıldı.
#image_title
İkinci durakları, Uyuyan Kitaplar Adası’ydı. Bu adada kitaplar yalnızca geceleri açılıyordu. Her sayfa, bir başka rüya ile doluydu. Lina bir kitabı açtığında, içine çekildi ve kendini uçan balinaların sırtında buldu. Gözlerini kapayıp yüzüne çarpan rüzgarı hissettiğinde, kalbinde bir huzur yayıldı.
Uçurtma yoluna devam etti. Son durakları, Rüya Kuyusu’ydu. Burası, unutulan, yarım kalan, kaybolmuş düşlerin biriktiği yerdi. Kuyunun kenarında durduklarında Lior, Lina’ya göz kırptı.
“Eğer kalbinden geçenleri dile getirirsen, uyku seni bulur.”
Lina gözlerini kapadı, minik ellerini kalbinin üzerine koydu ve fısıldadı:
“Daha fazla düş görebilmek için uyumak istiyorum.”
Kuyunun içinden nazik bir melodi yükseldi. Bu, Sessizliğin Şarkısı’ydı. Her nota, birer uykunun tohumuydu. Lina’nın içi ısınıyor, göz kapakları ağırlaşıyordu. Uçurtma yavaşça alçaldı, Uyku Bahçesi’nin yumuşacık çimenlerine kondu.
Masalın Ucu Gerçek Dünya’ya Değiyor
Lior, Lina’ya son bir gülümseme gönderdi. “Şimdi eve dönme vakti,” dedi.
Bir an sonra Lina, gözlerini kendi odasında açtı. Yorganın altında, yastığına gömülmüş, yüzünde hafif bir gülümsemeyle uykunun tam ortasındaydı. Annesi başucunda oturuyor, sessizce gözlemliyordu.
Lina’nın rüyasında uçurtma hâlâ gökyüzünde süzülüyordu.
Benzer İçerikler
Yorum Yapabilirsiniz
Daha Önce Yapılan Yorumlar
Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır
...