admin 22.04.2025 - 17:16
8 okunmaRamazan Kuşu ve İyilik Sepeti Günlerden bir gün, güneşin kızıl bir örtüyle dağların ardından çekildiği, semada hilalin ilk defa göründüğü vakit, küçük bir köy Ramazan’a hazırlanıyordu. Her evde hummalı bir telaş vardı: hurmalar ayıklanıyor, iftarlıklar hazırlanıyor, çocuklara yeni giysiler dikiliyordu.
Table of Contents
ToggleAma köyün en kenarındaki mütevazı kulübede yaşayan Ali’nin evinde sessizlik hâkimdi. Ali, annesiyle birlikte yaşayan bir çocuktu. Babasını küçük yaşta kaybetmiş, annesi hasta olduğu için çalışamıyorlardı. Ramazan yaklaşırken evlerinde ne yeni giysi ne de iftarlık yiyecek vardı.
Ali, pencere kenarında oturup köydeki hazırlıkları izlerken içini bir burukluk kapladı. Ama yine de annesinin yanına gidip yüzünde gülümsemeyle fısıldadı: “Merak etme anne, bu Ramazan farklı olacak. Bu yıl kalbimiz doyacak.”
O gece sahura kalktıklarında, Ali dışarı çıkıp serin gece havasında biraz yürümek istedi. Ay ışığıyla aydınlanan sokakta bir kuş sesi duydu. Başını kaldırdığında, parlayan kanatlarıyla gökyüzünden süzülen bir kuş gördü.
Bu kuş ne sıradan bir serçeye ne de geceleri ötüşen baykuşlara benziyordu. Kanatlarında ay ışığına benzeyen beyaz tüyler vardı, gagasında minik bir sepet taşıyordu. Kuş Ali’nin önünde yavaşça yere indi.
Ali şaşkınlıkla sordu: “Sen de kimsin?”
Kuş cıvıldayarak konuştu: “Ben Ramazan Kuşu’yum. Yalnızca Ramazan’ın ilk gecesi görünürüm. Her yıl kalbi temiz, niyeti güzel bir çocuğa iyilik sepetimi bırakırım.”
Ali’nin gözleri büyüdü. “Bu sepetle ne yapacağım?”
Ramazan Kuşu gülümsedi: “İçindekileri yalnızca başkaları için kullanabilirsin. Her paylaştığında, sepet kendini yeniler. Ama unutma, sepeti kötülükle ya da bencillikle kullanırsan ışığı söner.”
Ali teşekkür etti ve kuş gökyüzüne süzülerek kayboldu. Elindeki küçük sepete baktığında içini merakla dolduran minik torbalar, sıcak çörekler, hurmalar, sabunlar, küçük oyuncaklar ve el yazısıyla yazılmış dua kâğıtlarıyla dolu olduğunu gördü.
Ramazan Kuşu ve İyilik Sepeti
Ali sabah ezanıyla birlikte uyanıp annesinin yanına koştu. “Anne, artık bizim de bir sepetimiz var. Ama bu sepetle yalnızca başkalarına yardım edebiliyoruz!”
Annesi yavaşça gülümsedi. “En güzel sepetler zaten başkalarına uzanmak için örülür, evladım.”
Ali, elinde sepetle yola çıktı. İlk durağı, tek başına yaşayan yaşlı Hasan Amca’nın evi oldu. Kapısını çaldığında “Sana tatlı hurmalar getirdim,” dedi.
Hasan Amca gözleri dolu dolu “Allah senden razı olsun,” dedi. Sepeti tekrar eline aldığında, içinin yeniden dolduğunu gördü.
Ali bu mucize karşısında şaşkın ama sevinçliydi. Artık görev belliydi: her gün bir iyilik, her gün bir tebessüm.
Ramazan ilerledikçe, Ali’nin sepeti her evin kapısını çaldı. Yalnız yaşayanlara yemek, yoksullara kıyafet, çocuklara oyuncak, hasta olanlara dua götürdü.
Ama en güzel hediye, herkesin yüzündeki içten gülümsemeydi. Artık köydeki herkes Ali’yi görünce sevinçle karşılıyordu. Onun taşıdığı sepetten gelen iyilik, herkese dokunuyordu.
Köydeki çocuklar da ondan ilham aldı. Kimi çöpleri toplamaya başladı, kimi komşusunun tarlasına yardım etti, kimi de sadece yaşlılara selam verip hâl hatır sordu.
Ali’nin sepeti artık sadece içindekilerle değil, yaydığı sevgiyle de doluydu.
Ramazan Kuşu ve İyilik Sepeti
Ramazan’ın son günlerine doğru, köy meydanında büyük bir iftar düzenleneceği duyuruldu. Ama Ali’nin elinde bir şey kalmamıştı. O gün sepet ne yenilendi ne de ışıldadı.
Bir an için içine burukluk düştü. “Acaba hepsini ben saklasaydım, şimdi soframızda bir şey olur muydu?”
O düşünceyle sepetin kapağını açtı. Ama içinde hiçbir şey yoktu. Sepet sanki soğumuştu. Tam o sırada Ramazan Kuşu yeniden belirdi.
Ali başını öne eğdi. “Bir anlık düşünceyle kırdım sepetin kalbini,” dedi.
Ramazan Kuşu yavaşça yaklaştı: “İyilik sadece vermek değil, niyetle yaşanır. Sen o düşünceyi kalbinde tutmadın. O yüzden bu son iftar da sana ait.”
Kuş sepetin içine minik bir ışık bıraktı. Işık büyüdü, yayıldı, köy meydanını aydınlattı. Sofralar kuruldu, herkes toplandı.
Ertesi sabah bayram ezanıyla birlikte, köy çocukları bayramlıklarını giydi, Ali annesiyle birlikte cami avlusuna gitti. Elinde sepeti, içinde artık yalnızca bir mektup vardı.
“Senin kalbin sepetin kendisidir. Işık oradan yayılır.”
O günden sonra Ali’nin sepeti görünmese de, köyde iyilik dağılmaya devam etti. Çünkü her çocuğun içinde bir Ramazan Kuşu uçuyordu.
Gökten üç elma düşmüş: biri paylaşmanın gücüne inananlara, biri kalbinin ışığını saklamayanlara, biri de Ramazan’ı sadece sofrada değil, yürekte yaşayanlara…
Benzer İçerikler
Yorum Yapabilirsiniz
Daha Önce Yapılan Yorumlar
Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır
...