admin 21.04.2025 - 15:00
27 okunmaMinik Kaplumbağa Sessiz bir ormanın kıyısında, minik bir gölün kenarında yapraklarla kaplı bir yuva vardı. Bu yuvada yaşayan bir kaplumbağa ailesi, ilkbaharın son sabahında yepyeni bir üyeye kavuşmuştu. Yeni doğan yavrunun adı Toki oldu. Toki, yumurtasından çıktığında kabuğu yumuşacıktı, gözleri merakla parlıyordu. Etrafına bakıyor, annesinin sıcak kollarında huzurla kalıyordu.
Table of Contents
ToggleToki doğduğunda çok küçüktü. Kardeşleri daha önce yumurtadan çıkmış, yavaş yavaş yürümeye başlamışlardı. Ama Toki henüz ilk adımını bile atmamıştı. Annesi sabırlıydı. “Herkesin zamanı farklıdır,” derdi. Babası da gülümseyerek eklerdi: “Toki yürümeye başladığında, o adım unutulmaz olacak.”
Günler geçti. Kardeşleri yaprakların üzerinde yuvarlanıyor, suya patilerini sokuyor, küçük taşlarla oynuyorlardı. Ama Toki onları izlemekle yetiniyordu. Her sabah kabuğunun içinden başını çıkarıp etrafa bakıyor, sonra yeniden içine çekiliyordu. “Ya düşersem? Ya yavaşsam? Ya herkes gülerse?” gibi sorular aklında dönüp duruyordu.
Toki’nin iç sesi çok konuşuyordu ama ayakları onu henüz dinlemiyordu. Oysa yuvanın dışı rengârenk çiçeklerle, parlak kelebeklerle, cıvıldayan kuşlarla doluydu. Her şey çok güzeldi ama ilk adımı atmadan o dünyaya ulaşmak zordu.
Bir gece annesi Toki’nin yanına sokuldu. “Toki,” dedi yumuşak bir sesle, “Biliyor musun, ben de küçükken ilk adımımı atmaktan korkmuştum. Ama sonra bir yaprağın üstünde duran çiy damlasını gördüm. O kadar parlaktı ki, ona ulaşmak istedim. O zaman ilk adımımı attım.”
Babası da yanlarına geldi. “Ben de ilk adımımı suya ulaşmak için atmıştım. Korkmuştum ama bir kez başlayınca durmak istememiştim. Sen de kendi damlanı bulduğunda yürümek isteyeceksin.”
Toki annesinin kabuğuna yaslandı. İlk defa biraz daha cesur hissetti. “Benim damlam ne olacak acaba?” diye düşündü.
Renkli Tırtılın Ziyareti
Ertesi sabah, Toki yaprakların arasına bakarken bir renkli tırtıl dikkatini çekti. Tırtıl sarı, yeşil ve kırmızı renklere sahipti. Minik ayaklarıyla bir yaprağın üstünde yavaş yavaş yürüyordu. Toki gözlerini ondan alamadı.
Tırtıl Toki’ye seslendi. “Merhaba küçük dost! Ne kadar güzel bir sabah, değil mi?” Toki başını salladı. “Sen yürümekten korkmuyor musun?” diye sordu.
Tırtıl gülümsedi. “Tabii ki korkuyorum. Ama durursam renkleri göremem. Benim yolum yürüdükçe açılıyor.” Bu sözler Toki’nin içinde bir kıpırtı oluşturdu. Belki o da yürürse, kendi renkli yolunu bulabilirdi.
İlk Adımın Büyüsü
Toki yavaşça kabuğundan çıktı. Önce sağ ayağını, sonra sol ayağını yaprağın üzerine koydu. Kalbi hızlı atıyordu. Annesi ve babası uzaktan onu izliyordu, gözlerinde hem gurur hem de heyecan vardı.
Ve işte o an… Toki ilk adımını attı. Yaprak biraz sallandı ama o düşmedi. Sonra bir adım daha… ve bir tane daha. Toki durdu, arkasına baktı. “Ben yürüyorum!” diye fısıldadı.
O sırada gökyüzünden bir kelebek geçti. Kanatları ışıldıyor, dans eder gibi süzülüyordu. Toki gözlerini ona çevirdi. “Belki bir gün ben de onun kadar yükseğe bakabilirim,” dedi.
O günden sonra Toki her sabah biraz daha yürümeye başladı. Önce yuvanın çevresini gezdi, sonra gölün kenarına kadar geldi. Suya patisini soktuğunda hafif bir serinlik hissetti. Gün geçtikçe cesareti büyüyor, dünyası genişliyordu.
Artık kardeşleriyle birlikte oyunlar oynuyor, küçük yarışlara katılıyor, bazen de sadece gökyüzüne bakıp hayal kuruyordu. Adımlarının onu nereye götüreceğini bilmiyordu ama artık biliyordu ki yürümek, sadece gitmek değil, kendini bulmaktı.
Bir akşam, gökyüzü yıldızlarla doluyken Toki annesinin yanına kıvrıldı. “Anne,” dedi usulca, “Sen haklıymışsın. Herkesin zamanı farklı. Ama bir kez başlayınca çok güzel şeyler oluyor.”
Annesi gülümsedi. “Senin damlan kelebekmiş galiba,” dedi. Babası da göz kırptı. “Ve cesaretin, seni yürütmeye başlamış.”
Toki gözlerini kapattı. Kalbi sakindi. Artık yürümekten korkmuyordu. Çünkü attığı ilk adım, sadece bir yolculuğun değil, büyümenin de başlangıcı olmuştu.
Benzer İçerikler
Yorum Yapabilirsiniz
Daha Önce Yapılan Yorumlar
Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır
...