Minik Kalpten Yükselen Dua

Anasayfa » Çocuk Masalları » Minik Kalpten Yükselen Dua

admin     22.04.2025 - 17:12

3 okunma
Minik Kalpten Yükselen Dua

Minik Kalpten Yükselen Dua Gün batımına az kalmıştı. Gökyüzü turuncuya boyanmış, minarelerin gölgeleri sokaklara düşmüştü. Ramazan’ın on yedinci günüydü. Mahallede herkes iftara hazırlıkla meşguldü. Tencerelerde yemekler fokurdamakta, sofralar kurulmakta, çocuklar annelerinin peşinden mutfağa girip çıkmaktaydı.

Ama bir sokak ötesindeki eski evde, yalnız bir çocuk vardı: Elif. Yedi yaşındaydı. Annesi kısa bir süre önce hastalanmış, yataktan kalkamaz olmuştu. Babasıysa sabah erkenden işe gidip ancak sahura doğru dönebiliyordu.

Elif, minik elleriyle hem annesine su uzatıyor hem de kendi başına oruç tutmaya çalışıyordu. Bugün tuttuğu oruç onun hayatındaki ilk tam günü olacaktı. Bir yudum suya, bir lokma ekmeğe değer vermeyi, anne duasıyla gelen huzuru öğrenmeye başlamıştı.

Sofrada Eksik Olan Ne?


Elif iftar için masasını kurmuştu. Bir tabak çorba, biraz ekmek ve bir bardak su… Başka bir şey yoktu. Ama gökyüzündeki en parlak yıldız kadar umutla doluydu içi. Annesinin başucuna koştu.

“Anneciğim, kalkamasan da, senin için de dua edeceğim,” dedi. Annesi yorgun bir tebessümle başını salladı. “Yalnız kalbinle değil, gözyaşınla da dua ediyorsan, Allah seni mutlaka duyar,” dedi usulca.

Elif tekrar sofranın başına geçti. Dışarıda ezan sesleri yankılanmaya başladı. O an, ellerini açtı. Başını eğdi ve içinden geldiği gibi fısıldadı:

“Allah’ım, sofram eksik olabilir ama sevgim tam. Annemi iyileştir, babamı koru. Oruç tuttuğum için mutlu oldum, ama annemle birlikte yiyemezsem içim tamam olmaz.”

Gözlerinden iki damla yaş düştü, avuç içlerini ıslattı. Sonra çorbasından bir kaşık alıp orucunu açtı.

Kapıdaki Sürpriz Misafir

Kapıdaki Sürpriz Misafir

Kapıdaki Sürpriz Misafir


Tam o sırada kapı yavaşça tıklatıldı. Elif şaşkınlıkla yerinden kalktı. Kapıyı açtığında karşısında tanımadığı, ama yüzünde nur gibi bir tebessüm taşıyan yaşlı bir amca gördü. Elinde kocaman bir tepsi vardı.

“Evladım,” dedi amca, “bugün camide biri bana, ‘Bu yemeği kalbiyle dua eden bir çocuğa götür,’ dedi. Ayaklarım beni buraya getirdi.”

Elif şaşkınlıkla geriye dönüp annesine baktı. Gözleri dolu doluydu. Tepsinin içinde sıcacık yemekler, hurmalar, süt, börekler vardı.

Amca tepsiyi bırakıp sessizce geri döndü. Elif ardından seslenmek istedi ama cümle kuramadı. Tek yapabildiği, ellerini göğe kaldırıp içinden “Amin” demek oldu.

Duanın Gücünü Anlamak


Annesi biraz çorba içebilecek kadar güç buldu. O akşam Elif’in gözleri ilk kez duaların cevap bulduğunu gördü.

“Anne,” dedi fısıltıyla, “demek ki kalpten edilen dua gerçekten ulaşabiliyormuş.”

Annesi başını salladı. “Sen sadece Allah’a güven. Biz bazen duanın cevabını yolda sanırız, ama meğer kapımızdaymış.”

Gece ilerlerken, Elif dua etmeyi bırakmadı. Yatağında oturup yıldızlara bakarak şöyle dedi: “Allah’ım, başka çocuklar da böyle dua ediyorsa, onları da duy olur mu?”

O gece uykusuna huzurla daldı. Çünkü artık yalnız olmadığını, en azından bir duanın bile gökyüzüne ulaşabildiğini biliyordu.

Ertesi Günün Işığında

Ertesi Günün Işığında

Ertesi Günün Işığında


Sabah olduğunda annesi biraz daha iyiydi. Hafifçe doğrulup Elif’in saçlarını okşadı. “Senin kalbin çok temiz,” dedi. “Senin gibi bir evladım olduğu için şükrediyorum.”

Elif gülümsedi. “Bugün yine oruç tutacağım. Belki o amca tekrar gelir.”

Annesi başını salladı. “O amca belki bir melekti, belki bir kuldu. Ama kim olursa olsun, senin duana gelen bir cevaptı.”

Elif artık sadece bir çocuk değil, kalbiyle dua etmeyi bilen küçük bir rehber gibiydi. Komşulara selam veriyor, hasta bir teyzenin penceresine çiçek bırakıyor, bazen de kardeşi olmayan bir çocuğa oyuncaklarını paylaşıyordu.

Ramazan’ın Son Gününde


Ramazan ayı sona ererken, mahallede büyük bir bayram hazırlığı vardı. Elif annesiyle birlikte bayramlık elbiseler giymemişti ama yüzündeki ışık her şeyden daha parlaktı.

Camiden çıkan insanlar onu fark etti. Kimisi başını okşadı, kimisi şeker verdi. Ama en büyük hediye, bir kadının annesinin tedavi masraflarını karşılamak istediğini söylemesiydi.

Elif o gece yine dua etti. Ama bu kez kendi için değil. “Allah’ım,” dedi, “bana yardım ettin. Şimdi sıra başka çocuklarda. Onların duasına da kulak ver.”

Kalpten Kalbe Yürüyen Dua


Elif’in duası göğe değil, kalpten kalbe ulaşmıştı. O küçük kız, bir duayla bir evin ışığını yakmış, bir annenin yüzünü güldürmüş, bir mahallenin kalbine umut serpmişti.

Duanın gücü yalnızca dilde değil, niyette, sabırda ve sevgideydi. Elif bunu küçük yaşında öğrenmişti.

Gökten üç elma düşmüş: biri kalpten dua edenlere, biri umudunu yitirmeyenlere, biri de karşılıksız iyilik yapabilen yüreklere…

Benzer İçerikler

Yorum Yapabilirsiniz

Daha Önce Yapılan Yorumlar

Yazar

admin 50 İçeriği Bulunmaktadır

Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır