admin 20.04.2025 - 15:48
18 okunmaKumsalda Başlayan Bir Hayat
Güneş yavaşça denizin üzerinden yükselirken, sahilin altın sarısı kumları tatlı bir sıcaklıkla uyanmaya başladı. Dalgalar, sabahın ilk dakikalarında kumsala nazikçe dokunuyor, rüzgâr palmiye yapraklarını hafif hafif sallıyordu. Tam da bu anda, minik bir çat sesinin ardından yumurtasından bir baş uzandı. Bu, minik bir kaplumbağanın dünyaya “merhaba” deyişiydi.
Minik kaplumbağanın adı Tiko’ydu. Tiko’nun kabuğu henüz yumuşacıktı, gözleri kısık, adımları kararsızdı. Yumurtadan çıkan diğer kardeşleri sağa sola dağılmış, kimisi çoktan suya doğru yönelmişti. Ama Tiko, olduğu yerde duruyordu.
Rüzgâr onun yüzüne hafifçe esince, ilk kez gökyüzünü fark etti. Mavi, uçsuz bucaksız ve gizemliydi. Kulağında dalgaların sesi vardı ama kalbinde minik bir tereddüt… “Acaba o büyük suya doğru yürümeli miyim? Ya kaybolursam? Ya yolumu bulamazsam?”
Korkunun Gölgesinde İlk Düşünce
Tiko’nun kabuğuna yapışan ilk kum tanesi, ona yeni bir dünyanın kapısını araladı. Ama adım atmak kolay değildi. Ayakları küçüktü, gövdesi ağırdı. Diğer kaplumbağalar çoktan suya ulaşmıştı bile.
Tiko başını kaldırdı, uzaktaki denize baktı. Dalgaların parıltısı göz kamaştırıcıydı. İçinde bir ses, “Yürü!” dedi. Ama başka bir ses, “Bekle, biraz daha güvenli olunca,” diye fısıldadı.
#image_title
O sırada yanında duran bir yengeç ona gülümsedi. “Merhaba küçük dost,” dedi. “Neden yerinden kıpırdamıyorsun?”
Tiko başını eğdi. “Yol çok uzun… ve ben çok küçüğüm,” dedi.
Yengeç gülümseyerek yanına geldi. “Bütün büyük yollar küçük bir adımla başlar. İstersen ilk adımı birlikte atalım.”
Cesaretle Atılan İlk Adım
Yengeç yavaşça öne doğru yürüdü. Tiko da onun ardından hafifçe bir adım attı. Kum ayaklarının altında kaygan ama sıcak bir his verdi. İlk adım ardından ikinci geldi. Sonra üçüncü…
Tiko yürüdükçe korkusu azalmaya, içindeki heyecan çoğalmaya başladı. Rüzgâr saçlarının arasından değil ama kabuğunun üstünden geçiyor, ona “Aferin, doğru yoldasın,” diyordu sanki.
Minik dalgalar kıyıya vurduğunda, Tiko’nun kabuğuna dokundu. Soğuk ama dostça bir karşılama gibiydi bu. “Hoş geldin,” diyordu deniz, “Artık sen de bizimlesin.”
Su Altında Açılan Yeni Dünya
Tiko ilk kez suya girdiğinde biraz sersemledi. Ama ayaklarını oynattıkça yüzebildiğini fark etti. “Ben yüzebiliyorum!” dedi sevinçle. Etrafında balıklar süzülüyor, yosunlar dans ediyordu.
Bir deniz yıldızı, bir taşın üzerinden ona el salladı. “İlk defa mı yüzüyorsun?”
Tiko başını salladı. “Evet… daha yeni yürümeyi öğrendim.”
Deniz yıldızı parıldayan sesiyle cevapladı: “O zaman bu senin hayatının en güzel başlangıcı. Her şey çok yeni, ama korkma. Deniz cesur yürekleri sever.”
#image_title
Yolculuğun Değeri
Tiko artık suyun içinde keyifle yüzüyor, kendini yeni dünyasına alıştırıyordu. Geride bıraktığı kumsal gözden kaybolmuştu ama içinde büyüyen cesaret onu ileri taşıyordu.
Bir süre sonra yoruldu. Su yüzeyinde durup dinlenirken gökyüzüne baktı. Bir martı süzülüyordu yukarıda. Tiko ona seslendi: “Siz uçuyorsunuz, ben yüzüyorum. Ama ikimiz de kendi yolculuğumuza çıktık, değil mi?”
Martı, kanatlarını açarak cevap verdi: “Evet minik dost. Önemli olan ne hız ne yön… Önemli olan yola çıkmak.”
Tiko derin bir nefes aldı. Kalbindeki korku yerini gurura bırakmıştı. Artık o da bir yolculuk başlatmıştı ve her kulaç onu biraz daha büyütüyordu.
Dalgaların Altında Bir Gülümseme
Gün batarken, deniz altı yumuşak mor ve turuncu ışıklarla aydınlanmıştı. Tiko kendine yumuşak bir yosun yatağı buldu ve oraya yerleşti. Gözlerini kapattı.
Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Çünkü o gün sadece denize ulaşmamıştı. Kendi korkularını aşmış, kendine güvenmeyi öğrenmişti.
Rüyasında yeniden kumsalda yürüyordu ama bu kez yanında başka küçük kaplumbağalar vardı. Onlara yol gösteriyor, “Korkmayın,” diyordu. “Yol uzun olabilir, ama siz cesursunuz.”
Gökten üç elma düşmüş: biri ilk adım atanlara, biri korkularını aşanlara, biri de kalbini dinleyen miniklere…
Benzer İçerikler
Yorum Yapabilirsiniz
Daha Önce Yapılan Yorumlar
Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır
...