Keloğlan’ın Dostluk Dersi

Anasayfa » Keloğlan Masalları » Keloğlan’ın Dostluk Dersi

admin     22.04.2025 - 14:52

16 okunma
Keloğlan’ın Dostluk Dersi

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yoksul ama gönlü zengin bir köyde Keloğlan adında bir delikanlı yaşarmış. Saçsız başı, alay konusu olurmuş ama kimse bilmezmiş ki o başın içinde merhametle dolu kocaman bir kalp ve ince fikirlerle dolu bir zihin varmış. Annesiyle birlikte yaşar, azıcık tarlasını eker biçer, kalan zamanını hayal kurarak geçirirmiş.

Bir yaz sabahı Keloğlan, tarlasından dönerken köy meydanında kalabalığı fark etmiş. Herkes bir yabancıyı merakla izliyormuş. Üzerinde şehirli giysiler olan, sırtında parıltılı bir çanta taşıyan bir çocuk, köyün çeşmesinde su içiyor, çevresine ilgisizce bakıyormuş.

Çocuğun adı Emir’miş. Babası köyün dışındaki taş konağı yeni satın almış, şehirden taşınmışlar. Emir sessiz, mesafeli biriymiş. Keloğlan, diğer köylü çocukları gibi hemen arkadaş olmak istemiş ama Emir onunla konuşmak istememiş.

“Köy oyunları mı? Sapan mı, toprağa bastık mı? Ben tablet oynarım,” demiş burnunu kıvırarak.

Yalnızlıkla Geçen Günler


Günler geçtikçe Emir köy hayatına alışamıyor, çocuklarla iletişim kuramıyor, sürekli yalnız kalıyormuş. Keloğlan ise onu dışlamamış. Her gün yanından geçerken selam vermiş, tarlasından getirdiği meyvelerden ikram etmiş, bazen sadece gülümsemiş.

Bir gün Emir, köyün çayırlığında yürüyüş yaparken ayağı taşa takılıp düşmüş. Dizini yaralamış, gözlerinden yaşlar süzülmüş. Etrafta kimse yokmuş ama az sonra bir el uzanmış: Keloğlan.

“Yalnız yürümek, bazen yalnız düşmek demektir,” demiş. “Hadi, kalk bakalım. Yaramıza biraz su bulalım.”

Keloğlan onu çeşmeye götürmüş, yarasını temizlemiş, sonra annesinin yaptığı dut reçelinden küçük bir kutu uzatmış. “Tatlı yiyelim, tatlı geçsin bu gün,” demiş.

Emir o gün ilk kez gülümsemiş.

Paylaşmanın Gücü


Ertesi sabah Emir, Keloğlan’ın kapısını çalmış. Elinde bir oyuncak araba varmış. “Bu senin,” demiş. “Benim çok oyuncağım var, senin de bir tane olsun.”

Keloğlan şaşırmış ama sevinmiş. “Ben de sana bir sapan vereyim. Hem birlikte kuşlara yem atarız.”

O günden sonra iki çocuk birlikte oyunlar oynamış, çayırlarda yuvarlanmış, meyve toplamış, akşamları samanlıkta yıldızları izlemişler. Emir köy hayatını sevmeye başlamış.

Köydeki çocuklar başta bu dostluğu yadırgamış. “Şehirli zengin, köylü fakir… Bu nasıl arkadaşlık?” demişler. Ama Keloğlan gülümseyerek cevap vermiş:

“Gerçek dostluk, cebine değil kalbine bakar.”

Sınanan Bağ


Bir gün köyde büyük bir fırtına kopmuş. Rüzgâr çatıları uçurmuş, ağaçları devirmiş. Keloğlan’ın küçük kulübesinin çatısı zarar görmüş. Annesi üşümemesi için sobayı yakmış ama odun kalmamış.

Keloğlan odun toplamak için dışarı çıkmış ama ayakları çamura batmış, düşmüş. Elbiseleri sırılsıklam olmuş. O sırada Emir, konaktan dışarı bakarken onu görmüş. Hemen koşmuş, paltosunu çıkarıp Keloğlan’a sarmış.

“Ben senin dostunum. Sıcakken paylaşmazsam, soğukta nasıl yüzüne bakarım?” demiş.

Emir’in babası da bu dostluğu görmüş, köydeki birkaç eve odun, battaniye ve gıda yardımı yapmış.

O andan sonra Emir, sadece Keloğlan’ın değil, bütün köy çocuklarının arkadaşı olmuş. Artık sokakta birlikte top oynuyorlar, birlikte kitap okuyorlar, hasat günlerinde bile yardım ediyorlarmış.

Dostluğun Anlamı


Keloğlan bir gün Emir’e şöyle demiş: “Dostluk, bir dilim ekmeği ikiye bölmek değil, bazen susup yanında durmaktır.”

Emir başını sallamış. “Eskiden oyuncaklarım, kitaplarım vardı ama hiç bu kadar zengin hissetmemiştim.”

Bir sabah köy okuluna yeni bir öğrenci gelmiş. Tedirgin ve sessizmiş. Diğer çocuklar hemen onu dışlamış ama Keloğlan ile Emir birlikte el uzatmışlar.

“Korkma,” demiş Keloğlan. “Dostluk ilk adımda başlar.”

Her Yerde Aynı Gönül


Aylar geçmiş, Emir’in babası iş dolayısıyla tekrar şehre dönmeleri gerektiğini söylemiş. Emir çok üzülmüş. Keloğlan’a sarılıp “Gitmek zor ama kalbim burada kalacak,” demiş.

Keloğlan gülümsemiş. “Kalbini yanında götür. Çünkü gerçek dostluk, araya mesafe girince bitmez, büyür.”

Vedalaşırken Emir ona bir kitap bırakmış. İçine de şunu yazmış:

“Dostluk, yazıya sığmaz ama kalbe sığar. Seninle geçirdiğim günler, hayatımın en parlak yıldızları.”

Keloğlan kitabı özenle saklamış. Her gece bir sayfa okumuş, her satırda bir gülümseme bulmuş.

Gökten üç elma düşmüş: biri dostluğun değerini bilenlere, biri yüreğini paylaşanlara, biri de arkadaşlığı ömür boyu taşıyanlara…

Benzer İçerikler

Yorum Yapabilirsiniz

Daha Önce Yapılan Yorumlar

Yazar

admin 50 İçeriği Bulunmaktadır

Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır