Altın Saçlı ve Üç Ayı Masalı

Anasayfa » Çocuk Masalları » Altın Saçlı ve Üç Ayı Masalı

admin     22.04.2025 - 17:23

22 okunma
Altın Saçlı ve Üç Ayı Masalı

Altın Saçlı ve Üç Ayı Uzak bir ormanın kıyısında, çiçeklerle dolu bir köyde Altın Saçlı adında küçük bir kız yaşardı. Adını, omuzlarına kadar dökülen, ışıkta altın gibi parlayan saçlarından almıştı. Neşeli, meraklı ve doğayı çok seven bir çocuktu.

Altın Saçlı, her gün ormanın kenarında dolaşır, kelebekleri izler, çiçek toplar, kuşlara ıslık çalardı. Annesi ona sık sık, “Ormanın derinliklerine fazla gitme, içerisi karanlık ve bilinmez,” derdi. Ama Altın Saçlı’nın kalbi keşif isteğiyle doluydu. Bir gün, bulutların gölgesi toprağa dans ederken, adımlarını biraz daha ileriye attı.

Ağaçlar sıklaştıkça kuş sesleri azaldı, güneşin ışığı yer yer yaprakların arasından süzülüyordu. Ama Altın Saçlı korkmadı. İçinde garip bir huzur vardı. Tam geri dönmeyi düşünürken, ağaçların arasında küçük, sevimli bir kulübe gördü.

Kapısı Açık Bir Ev


Kulübe o kadar güzel görünüyordu ki Altın Saçlı dayanamayıp yaklaştı. Pencerelerinden kırmızı perdeler sarkıyor, çiçek kutularında rengârenk çiçekler açıyordu. Kapı hafif aralıktı.

“Merhaba?” diye seslendi. İçeriden yanıt gelmeyince merakı daha da arttı. Kapıyı yavaşça itti ve içeri girdi. Girdiği oda küçük ama çok düzenliydi. Masanın üstünde üç kase vardı. Bir büyük, bir orta boy, bir de küçücük.

Altın Saçlı karnının acıktığını fark etti. Büyük kaseye baktı. “Bu çok sıcak,” dedi. Ortanca kaşıkla tattı, “Bu çok soğuk.” Sonra küçüğüne baktı: “Bu tam kıvamında.” Tüm yulaf lapasını afiyetle yedi.

Altın Saçlı ve Üç Ayı Masalı

Altın Saçlı ve Üç Ayı Masalı

Rahatlığın Arayışı


Sonra biraz oturmak istedi. Üç sandalye gördü. Büyük olan çok sertti, ortanca çok yumuşaktı. Ama küçük sandalye tam ona göreydi. Oturduğu anda çat! diye kırıldı.

“Sanırım bu biraz fazlaydı,” dedi gülerek ama biraz da mahcup. Yorgun olduğunu hissedince üst kata çıktı. Üç yatak vardı. Büyük olan çok yüksek, ortanca çok genişti. Küçük olan ise hem yumuşak hem de sıcaktı. Üzerine kıvrıldı ve bir anda derin bir uykuya daldı.

Evin Gerçek Sahipleri


O sırada ormanda yaşayan üç ayı eve doğru yürüyordu: Baba Ayı, iri ve güçlüydü; Anne Ayı, zarif ve sevecendi; Küçük Ayı ise oyunbaz ve meraklıydı.

Kapının aralık olduğunu fark edince Baba Ayı homurdandı: “Birisi evimize girmiş olabilir.”

Masaya yaklaştılar. Baba Ayı: “KASEMDEN biri yemiş!” dedi. Anne Ayı: “Benimkinden de!” Küçük Ayı: “Benimkinden hepsini yemiş!” diye haykırdı.

Sonra sandalyelere baktılar. Baba Ayı: “Sandalyem yerinden oynamış.” Anne Ayı: “Benimki yamulmuş.” Küçük Ayı ise ağlamaklı oldu: “Benim sandalyem kırılmış!”

Üst kata çıktılar. Baba Ayı yatağının bozulduğunu fark etti. Anne Ayı yastığının yerinin değiştiğini söyledi. Ve Küçük Ayı bağırdı: “Benim yatağımda biri yatıyor!”

Uyanış ve Kaçış


O an Altın Saçlı gözlerini açtı. Üç ayıyla göz göze geldiğinde korkuyla fırladı. Ayılar onunla konuşmaya çalışsa da o çok korkmuştu. Merdivenlerden hızla inip kapıdan dışarı fırladı.

Ayılar peşinden koşmadı. Baba Ayı: “Belki de sadece kaybolmuştu.” Anne Ayı: “Karnı açtı, yorgundu.” Küçük Ayı başını salladı: “Keşke bizimle konuşsaydı. Arkadaş olabilirdik.”

Altın Saçlı ve Üç Ayı Masalı

Altın Saçlı ve Üç Ayı Masalı

Farklılıklarla Büyüyen Anlayış


Altın Saçlı, ormandan çıkıp evine ulaştığında nefes nefeseydi. Annesi ona sarıldı. “Ne oldu?” diye sorduğunda Altın Saçlı her şeyi anlattı.

Annesi önce kızdı, sonra anlayışla dinledi. “Bazen tanımadığımız dünyalar korkutucu gelebilir. Ama tanımaya çalışırsak, korkular yerini dostluğa bırakır.”

Ertesi gün Altın Saçlı eline bir sepet aldı. İçine üç kase yulaf lapası, taze ekmek ve küçük bir sandalye koydu. Ormana doğru yola çıktı.

Gönülden Gelen Affediş


Ayıların evine ulaştığında kapıyı nazikçe çaldı. Bu kez aralık bırakmadı. Baba Ayı kapıyı açtı. Altın Saçlı, mahcup bir tebessümle, “Özür dilerim,” dedi. “İzinsiz girdim, kırdım, yedim, uyudum… ama tanışmak isterim.”

Ayılar şaşkındı. Küçük Ayı sepeti görünce gözleri parladı. “Seninle oyun oynayabilir miyiz?” diye sordu.

O günden sonra Altın Saçlı ormanın dostu oldu. Ayılarla birlikte yulaf yaptı, hikâyeler anlattı, oyunlar oynadı. Farklılıkların üstesinden gelen bir dostluk, küçük bir yürekte filizlenmişti.

Gökten üç elma düşmüş: biri hata yapmayı öğrenenlere, biri özür dilemeyi bilenlere, biri de yargılamadan sevebilenlere…

Benzer İçerikler

Yorum Yapabilirsiniz

Daha Önce Yapılan Yorumlar

Yazar

admin 50 İçeriği Bulunmaktadır

Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır