admin 22.04.2025 - 14:25
10 okunmaBir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzü ile yeryüzünün arasında gizli bir geçit varmış. Bu geçidin adı Renkler Köprüsü’ymüş ve yalnızca yağmur sonrası ortaya çıkan yedi renkli gökkuşağı boyunca açılırmış. Bu köprü, sıradan gözlere görünmez, sadece kalbinde iyilik ve cesaret taşıyanlara yol gösterirmiş.
Table of Contents
ToggleBu geçidin öbür ucunda ise Gökkuşağı Perileri yaşarmış. Her biri bir rengin koruyucusuymuş: kırmızı cesareti, turuncu neşeyi, sarı bilgeliği, yeşil umudu, mavi huzuru, çivit sezgiyi, mor ise hayal gücünü temsil edermiş.
Gökkuşağı Perileri arasında en genç ve en meraklı olanı Luma adında bir pericikmiş. Luma, morun koruyucusuymuş. En büyük hayali, ilk görevine çıkarak yeryüzüne inmek ve çocukların hayal gücünü yeniden canlandırmakmış.
Bir sabah, Renkler Konseyi toplanmış. Gökyüzünde uzun süredir bir denge bozukluğu hissediliyormuş. İnsanların hayal gücü azalmış, renkler soluklaşmış, çocuklar artık yıldızları saymadan uyuyormuş.
Konseyin başındaki Mavi Peri, Luma’ya dönerek demiş ki: “Senin zamanın geldi. Renkler Köprüsü açıldı. Üç çocuğa ulaşmalı, onların hayallerini canlandırmalısın. Ama dikkat et, renkleri ancak sevgiyle taşıyan görünür olur.”
Luma heyecanla başını sallamış. Minik çantasına hayal tozlarını koymuş, kanatlarını açmış ve gökkuşağının ilk halkasından geçerek yeryüzüne inmiş.
Luma ilk olarak gri bulutlarla örtülü, neşe sesi duyulmayan bir mahalleye gelmiş. Küçük bir parka konmuş. Bankta oturan bir çocuk dikkatini çekmiş. Gözleri yerde, elleri cebinde, sesi kısıkmış. Adı Aras’mış.
Luma yanına gizlice yaklaşmış ve kalbinden fısıldamış: “Neden bu kadar sessizsin?”
Aras başını kaldırıp etrafa bakmış. Sesin geldiği yeri görememiş ama kalbinde bir kıpırtı hissetmiş. “Çünkü kimse beni dinlemiyor,” demiş sessizce.
Luma cebinden mor bir hayal tohumu çıkarmış. Fısıltıyla Aras’ın cebine bırakmış. Tohum Aras’ın düş kurduğu gece gökyüzüne yansımış. Rüyasında resim yapan bir yıldız olmuş Aras.
Ertesi sabah ilk kez eline kalem almış, bir kuş çizmiş. Renkliymiş. Ardından bir çiçek, ardından bir uzay gemisi…
Luma uzaktan gülümsemiş. İlk görev tamamlanmış.
Gökkuşağı Perisi Yolculuğu
Luma ikinci durağında, kapkara duvarlarla çevrili eski bir oyun bahçesine gelmiş. Salıncaklar ipini kaybetmiş, kaydırak pas tutmuş. Bahçede, yalnız bir çocuk duvara taşla şekiller çizmeye çalışıyormuş.
Çocuğun adı Elif’miş. Renkli kalemlerini kaybetmiş, arkadaşlarını yitirmiş, konuşmayı bırakmış.
Luma bir anda gökyüzünden minik bir yağmur damlası indirmiş. Damla, yere düşerken yedi renge ayrılmış. Elif başını kaldırmış ve ilk kez gözlerinde bir ışık belirmiş.
Luma, Elif’in parmak uçlarına hayal tozu serpmiş. Elif gözlerini kapatmış ve parmaklarıyla havaya çizim yapmaya başlamış. Renkler duvarlara bulaşmış.
Ertesi sabah, bahçenin duvarlarında çiçekler, kuşlar, yıldızlar ve gülümseyen yüzler görünmüş. Elif yeniden konuşmaya başlamış.
Son çocuk deniz kenarındaki bir kasabada yaşıyormuş. Adı Deniz’miş. Babası uzak diyarlarda çalıştığı için onu çok özlüyormuş. Her gün denize bakar, bir haber beklermiş.
Luma, Deniz’in saçına rüzgârla dokunmuş. “Baban seni düşünüyor,” diye fısıldamış.
Deniz duymuş gibi olmuş. Luma, denizin üstüne bir gökkuşağı çizmiş. Deniz, o gökkuşağını görünce ilk kez içten gülümsemiş. Kumlara şu kelimeyi yazmış: “Bekliyorum.”
Ertesi sabah posta kutusunda bir mektup bulmuş. Babasından gelen, özlemle yazılmış sıcacık bir mektupmuş. Mektubun içinden bir gökkuşağı çıkartması düşmüş.
Deniz artık sadece beklemiyor, her sabah denize bir selam gönderiyormuş.
Gökkuşağı Perisi Yolculuğu
Luma üç çocukta da rengi canlandırınca, gökyüzündeki gökkuşağı yeniden parlamış. Kırmızı cesaretle, turuncu gülümsemeyle, sarı merakla, yeşil umutla, mavi güvenle, çivit sezgiyle, mor ise hayalle ışıldamış.
Luma görevini tamamlayarak Renkler Köprüsü’ne dönmüş. Konsey onu alkışlarla karşılamış.
Mavi Peri gülümseyerek demiş ki: “Sen sadece renkleri değil, kalpleri de onardın.”
O günden sonra Luma, Gökkuşağı Elçisi olmuş. Ne zaman gökyüzünde bir gökkuşağı belirse, çocuklar içlerinden gelen bir sesle şöyle dermiş:
“Hayal kur, çünkü Luma orada.”
Gökten üç elma düşmüş: biri hayalini unutmayanlara, biri kalbine rengi taşıyanlara, biri de dünyayı çocuklarla güzelleştiren perilere…
Benzer İçerikler
Yorum Yapabilirsiniz
Daha Önce Yapılan Yorumlar
Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır
...