Ayışığı Altında Peri Maslı

Anasayfa » Peri Masalları » Ayışığı Altında Peri Maslı

admin     22.04.2025 - 13:48

1 okunma
Ayışığı Altında Peri Maslı

Ayışığı Altında Peri Maslı Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, göğün yıldızla dolduğu, gecelerin ay ışığıyla aydınlandığı bir ülkede küçük bir köy varmış. Bu köy, çam ormanlarının kucağında, serin rüzgârların okşadığı, su gibi berrak akarsuların aktığı bir yerdeymiş. Ama köyün en özel yanı, sadece geceleri, dolunay çıktığında beliriveren bir efsaneymiş: Ayışığı Altında Peri.

Halk arasında söylenene göre, her dolunay gecesinde, gökyüzünün en parlak olduğu anda, ormanın içindeki gölün kenarında bir peri belirirmiş. Gözleri ay gibi parlak, saçları ışıkla dokunmuş gibi hafif ve ışıldayan bu peri, yalnızca kalbi sevgiyle dolu, içi merakla yanıp tutuşan çocuklara görünürmüş.

Bu köyde yaşayan Mina adında sekiz yaşında bir kız çocuğu varmış. Meraklı mı meraklı, sessizce gözlem yapmayı seven, küçük not defterine yıldızları çizen bir kızmış. Annesiyle birlikte yaşar, gündüzleri çiçek toplar, geceleri göğe bakarak hayaller kurarmış. Ama en büyük hayali, Ayışığı Perisi’ni görmekmiş.

Gölde Parlayan Işıklar


Bir akşam, annesi uyuduktan sonra Mina, pencereden gökyüzüne bakmış. Dolunay bütün parlaklığıyla yeryüzünü aydınlatıyormuş. O an, içinden bir his yükselmiş: “Bugün gece farklı olacak.”

Sessizce pencereden inmiş, ormana doğru yürümeye başlamış. Ay ışığı yoluna düşüyor, önünü aydınlatıyormuş. Gölün kenarına vardığında su bembeyaz parlıyormuş.

Tam o anda, gölün ortasında minik bir ışık yükselmiş. Işık, döne döne kıyıya yaklaşmış ve sonra birden yumuşak bir sesle konuşmuş:

“Hoş geldin Mina.”

Karşısında duran kişi, ay ışığı gibi parlayan saçlara ve gümüş kanatlara sahip ince yapılı bir periymiş.

“Ben Ayla. Ayışığı Perisi’yim. Seni çok uzun zamandır bekliyordum.”

Ayışığı Altında Peri Maslı

Ayışığı Altında Peri Maslı

Bir Kalbin Parıltısı


Mina heyecandan konuşamamış. Gözleri dolmuş ama gülümsüyormuş. “Sen… gerçekten var mısın?” diye fısıldamış.

Ayla başını eğmiş. “Ben, kalbi temiz olanların hayalinde yaşamam. Ama sen beni buldun, çünkü içindeki ışık beni çağırdı.”

Mina yavaşça periye yaklaşmış. “Seninle ne yapacağım?”

“Bu gece üç soru soracağım. Her soruya verdiğin cevap, seni kendi iç yolculuğuna götürecek. Ama unutma, cevapların dilinden değil kalbinden gelmeli.”

Birinci Soru: Gerçek Güzellik Nedir?


Mina hemen düşünmeye başlamış. Çiçekler, renkler, yıldızlar… Ama sonra sessizleşmiş ve şöyle demiş: “Gerçek güzellik, bakarken kalbimizi yumuşatandır. Bir tebessüm, bir elin yardımı, bir gözün sevgisidir.”

Ayla’nın kanatları titremiş, gölden bir ışık yükselmiş. “Doğru,” demiş. “Göz görür ama kalp hisseder.”

İkinci Soru: En Değerli Şey Nedir?


Mina bu kez biraz daha uzun düşünmüş. Oyuncaklar, kitaplar, hatta gökyüzü bile geçmiş aklından. Sonra gözlerini kapatmış ve annesini düşünmüş.

“En değerli şey sevgidir,” demiş. “Birlikte vakit geçirmek, bir şarkıyı paylaşmak, sarılmak… Onlar parayla alınmaz.”

Ayla gözlerini kapatmış. “Bunu söyleyen bir çocuk, Ayışığı’nın sırrını çözmeye çok yakındır,” demiş.

Ayışığı Altında Peri Maslı

Ayışığı Altında Peri Maslı

Üçüncü Soru: Neden Hayal Kurarız?


Mina gözlerini gökyüzüne çevirmiş. “Çünkü bazen dünya bize küçük gelir. Hayaller, içimizdeki ışığı büyütmek içindir. Kendimizi bulmak, başkasını anlamak, daha iyisini istemek içindir.”

Gölden yükselen ışık, Ayla’nın çevresini sarmış. Kanatları gökyüzüne kadar uzanmış, her çırpınışında minik yıldızlar dökülmüş.

Perinin Armağanı


Ayla, Mina’ya dönmüş. “Sen artık bu gölün ve ayın sırrına dahilsin. Artık geceleri sana gökyüzü sadece ışık değil, bir dil olacak.”

Avucundan küçük bir parça ışık çıkarıp Mina’ya uzatmış. “Bu Ay Işığı Damlası. Ne zaman kendini yalnız hissedersen, onu avcunun içine al. Işığı seni sarar.”

Mina taş gibi parlak damlayı almış, kalbine yakın bir cebine koymuş. Gözlerinden bir damla yaş süzülmüş ama içinde tarifsiz bir sevinç varmış.

Geriye Dönüş ve Sonsuz Bağ


Sabah olduğunda Mina evine dönmüş. Kimse onun nerede olduğunu fark etmemiş. Ama artık o, geceleri başka bir gözle bakıyormuş gökyüzüne.

Yıldızlar ona yol gibi görünür, ay ona hikâyeler fısıldarmış. İçindeki sessizlik, artık bir müzik gibiymiş.

Her dolunayda penceresini açar, Ayla’yı anarmış. Bazen göl kenarına gider, bazen yıldızlara bakar, ama hep gülümsermiş. Çünkü artık biliyormuş: Her çocuk bir gün kendi perisini bulur. Yeter ki kalbinde sevgi, gözlerinde merak, içinde hayal olsun.

Gökten üç elma düşmüş: biri geceyi dinleyenlere, biri hayali kaybetmeyenlere, biri de ay ışığında kendini bulanlara…

Benzer İçerikler

Yorum Yapabilirsiniz

Daha Önce Yapılan Yorumlar

Yazar

admin 50 İçeriği Bulunmaktadır

Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır