admin 21.04.2025 - 14:51
29 okunmaGecenin son yıldızları yavaş yavaş kaybolurken, sabahın ilk ışıkları pencere perdesinden içeri süzülmeye başlamıştı. O sabah sıradan bir sabah değildi. Ramazan’ın son günü geçmiş, beklenen o özel sabah gelmişti: bayram sabahı.
Table of Contents
ToggleYedi yaşındaki Defne, yatağında heyecanla gözlerini açtı. Geceden hazırlanmış bayramlık elbiseleri, yeni tokası, tertemiz çorapları ve sevdiği küçük çantasını düşündü. Kalbi küt küt atıyordu.
Annesi salonda mutfakla ilgileniyor, babası camiye gitmek için hazırlanıyordu. Evde tatlı bir telaş vardı. Mis gibi kolonya kokusu, taze pişmiş çöreklerin kokusuna karışıyor, evin her köşesine bayramın neşesi yayılıyordu.
Defne usulca yataktan çıktı. Sessizce pencereden dışarı baktı. Komşu çocukları da uyanmaya başlamıştı. Bayram, mahalleye yavaş yavaş yayılıyordu.
Annesi Defne’yi gülümseyerek karşıladı. “Günaydın bayram sabahı kızı,” dedi. Defne önce abdest aldı, sonra annesinin yardım ettiği bayramlığını giydi. Mavi puantiyeli elbisesiyle aynaya baktığında yüzünde kocaman bir tebessüm belirdi.
Küçük çantasına mendil, minik bir not defteri ve bir de geçen yıldan sakladığı bayram şekeri paketini koydu. Çünkü o da paylaşmayı, hediye vermeyi öğrenmişti.
Babası camiden dönerken mahalle çocukları sıraya girmiş, ellerini öptürmeye hazırlanıyordu. Bayramın ilk selamı, ilk gülümsemesi o anlarda başlıyordu.
Ev Ev Dolaşan Neşe
Kahvaltıdan sonra Defne, anne ve babasıyla birlikte mahalledeki büyüklerin evine gitmeye başladı. Her evde başka bir tat, başka bir tebessüm, başka bir kucak vardı.
Defne, yaşlı Ayşe Teyze’nin evinde gül reçeliyle yapılmış çöreklerden tattı. “Bu bayramın şekerinden daha tatlı,” dedi.
Ali Dede’nin evinde cevizli lokumlar ikram edildi. “Ne güzel ki çocuklar hâlâ bayramı hissedebiliyor,” dedi yaşlı adam, gözleri dolarak.
Defne, her gittiği evde bir şey daha öğrendi: Bayram sadece yeni elbiseler değil, eski kalpleri tazelemekti. Sadece şeker değil, gönül tatlılığıydı.
Öğleye doğru, mahalledeki tüm çocuklar sokakta buluştu. Herkes kendi çantasındaki şekerleri gösteriyor, kimisi mendil, kimisi bayram harçlığı paylaşmanın sevinci içindeydi.
Defne’nin arkadaşı Yusuf, cebindeki şekerleri uzatarak “Bunları birlikte yiyelim,” dedi. Defne ise çantasından çıkardığı küçük not defterinden bir sayfa kopardı.
Sayfada kendi yazısıyla şöyle yazıyordu: “Bayram sadece almak değil, kalpten vermektir.”
Arkadaşları bu notu alkışladı. Çünkü o yaştaki bir çocuğun bile bu kadar anlamlı bir cümle kurması, bayramın gerçek manasını taşıyordu.
Sürpriz Ziyaret
Akşam üzeri Defne ile ailesi, mahallenin dışında oturan yaşlı bir komşuyu ziyaret etmeye karar verdiler. Melek Teyze, yıllardır tek başına yaşıyor, bayramda ziyaretçisi pek olmuyordu.
Kapıyı açtığında Defne’yi görünce gözleri doldu. “Hoş geldiniz. Siz bu bayram bana güneş gibi doğdunuz,” dedi.
Defne ona sarıldı. “Bayram yalnız geçmez Melek Teyze. Biz geldik çünkü sizi seviyoruz.”
Birlikte çay içtiler, sohbet ettiler. Defne giderken, kendi çantasından kalan son şekeri ve minik defterinin en son sayfasını ona verdi.
Defterin o sayfasında şunlar yazılıydı:
“Mutluluk, paylaşınca çoğalır. Bayram, kalbin kapısını çalmaktır.”
Melek Teyze, notu göğsüne bastırdı. “Bu bayram bana gençliğimi hatırlattı. İyi ki geldiniz.”
Bayramın Sessiz Öğretisi
Bayram gecesi evde sessiz bir huzur vardı. Herkes mutlu, yorgun ama içi dopdoluydu.
Defne yatağına uzandığında ellerini dua için kaldırdı. “Allah’ım, bayramı bize verdin. Gülümsemeyi, paylaşmayı, affetmeyi öğrettin. Her günümüz bayram gibi olsun.”
O gece rüyasında çocukların hep birlikte koştuğunu, gökyüzünden şeker yağdığını, herkesin birbirine sarıldığını gördü. Uyandığında yüzündeki tebessüm hâlâ oradaydı.
Defne artık biliyordu ki, bayram sadece takvimde yazılı bir gün değildi. Bir çocuğun kalbinde yer bulan bir iyilikti, gözlerde parlayan sevincin adıdır bayram.
Yeni elbise giyen bir beden kadar, affetmeyi öğrenen bir kalp de bayramlık sayılırdı. El öpmek gelenekse, gönül almak bayramın özüdür.
O günden sonra Defne her bayram sabahı aynı heyecanla uyanmaya devam etti. Ama artık sadece şeker toplamak için değil, gönül toplamak için…
Gökten üç elma düşmüş: biri kalpten bayram edenlere, biri yalnız gönüllere koşanlara, biri de bayramı sadece bir gün değil, bir ömür yaşayanlara…
Benzer İçerikler
Yorum Yapabilirsiniz
Daha Önce Yapılan Yorumlar
Hoşgeldiniz - Tüm Hakları Saklıdır
...